Dosyalama, durdurulması gereken, kabul edilemez bir uygulamadır. Verilere yetkisiz erişimden daha da endişe verici olanı, bu bilgilerin güvenliğini sağlaması gereken “sadakatsiz yetkililerin” varlığıdır. Milano’da ve belki de Roma’da devam eden soruşturmalar hakkında yorum yapan Giorgia Meloni, hükümetin yalnızca veri trafiğini yapanlara karşı değil, bir süre önce başlayan bir uygulama olan, aynı zamanda izlemeden sorumlu olanlara karşı da kararlı bir şekilde hareket edeceğini açıkladı. Başbakan, tedbirlerin halihazırda alındığını hatırlatarak, özel bir teknik tablo sayesinde daha ileri girişimlerin hazırlanmakta olduğunun altını çizdi. Meloni, aralarında merkez sağ politikacıları izlemek için izinsiz erişim sağlayan Ulusal Mafyayla Mücadele Müdürlüğü’nden bir finansör ve ailesinin banka hesaplarına erişen bir banka çalışanının da bulunduğu çeşitli endişe verici vakalara değindi. Bu yeni soruşturmalar kabul edilemez bir durumu ortaya koyuyor: Sadece yetkililer düzenlemeleri ihlal etmiyor, aynı zamanda üstleri bile izinsiz erişimin farkına varmıyor.
Yasadışı göçle mücadelede olduğu gibi bu uygulamaların durdurulması da başbakanın önceliğidir. Meloni, güvenli ülkelerle ilgili kararnameyi açıklığa kavuşturulması için Avrupa Adalet Divanı’na geri gönderen Bologna Mahkemesi’nin tutumunu eleştirdi. Nazi Almanyası hakkındaki gibi tarihsel argümanların, propaganda açısından hukuki bir bakış açısına göre ne kadar daha güçlü olduğunu vurguladı. İtalya’nın bile güvenli bir ülke olarak görülmeyebileceği yönünde bir provokasyon yayınladı ve bazılarının önerilen önlemlerin düzensiz göçü engelleyebileceğinden korktuğunu belirtti. Başbakan, göç akışını yönetmenin hayati önem taşıdığını düşünerek Arnavutluk’la protokolü durdurma girişimleriyle ilgili endişelerini dile getirdi ve kaçakçılardan tehditler aldığını açıkladı.
Liguria’da merkez sağın son seçimlerde elde ettiği başarının ardından Meloni, çeşitli referandumlara katılma konusunda kararlı olduğunu gösterdi ve sendikaları “çok küçük bir önyargıya” sahip olmakla suçlayarak ekonomik manevrasını savundu. Yatırımların 2019’a göre önemli ölçüde arttığını söyleyerek sağlık hizmetlerinde kesinti iddialarına yönelik eleştirileri reddetti ve iddialarının geçerliliğini kanıtlamaya çalıştı. Son olarak John Elkann’ı parlamento komisyonundaki duruşmayı kaçırdığı için eleştirdi ve bu tutumun kuruma ne kadar saygısız olduğunun altını çizdi. Ayrıca Raffaele Fitto’dan ve Demokrat Parti’nin İtalya’nın Avrupa Birliği’ndeki rolüne ilişkin pozisyonunu açıkça ifade etmesi gerekliliğinden de bahsetti.