Joaquin Phoenix, 28 Ekim’de 50. yaş gününü kutluyor. Yoğunluğu ve insancıllığıyla tanınan bu oyuncu, daha önce “Usta”, “Aşk Ruhu Yaktığında” ve “Gladyatör” gibi filmlerle üç adaylık aldıktan sonra “Joker” filmindeki performansıyla 2020’de Oscar kazandı. Yakın zamanda kendisine en çok tanınan karakter olan ünlü DC Comics kötü adamı rolünü üstlenmek için geri döndü.
Büyük gişe hasılatları kaydetmeyen yeni film “Joker: Folie à deux"da, karakteri Arthur Fleck, Joker olarak işlediği suçlardan dolayı Arkham Asylum’da hapsedilmiş durumda ve yargılanmayı bekliyor. Arthur, çifte hayatıyla mücadele ederken aşkı, Lady Gaga’nın canlandırdığı, ne yapacağı belli olmayan Harley Quinn’de bulur ve aynı zamanda her zaman içinde olan yeni bir müzikal boyutu keşfeder.
Phoenix karakter hakkındaki düşüncelerini şöyle paylaştı: “Hepimizin kamusal ve özel bir yüzü var. Arthur/Joker ikiliği bu kavramın uç noktasını temsil ediyor. Bir yanda kendi teninden rahatsız olan Arthur; diğer yanda ise kendi teninden rahatsız olan Arthur var. diğeri ise kendinden emin ve durumu kontrol altında tutan Joker. Bu fikir, karakteri yeni keşfetmemize ilham verdi.”
Her zaman kendine sadık kalan Phoenix, film endüstrisinde kendi sanatsal yolunu bulmanın zorluğunu sorguladı. “İçimde belki de pek kontrol edemediğim bir yanım var. Geçmişte diğer oyuncuların izinden gitmeye çalıştım. Ama içimden bir ses bana bu yolu reddetmemi önerdi. Eğer başardıysam. Başarı ‘o sesi dinlemek’ sayesindedir. Daha geleneksel yollar izlediğim zamanlar oldu ama bazı fırsatları kaçırdım; bugün bunun iyi olduğunu söyleyebilirim çünkü bu seçimler beni hissetmediğim bir yolu izlemeye zorlardı. benimki sana mantıklı geliyor; bu, bugüne kadar benim yol göstericim oldu.”